DOĞADA OLUN, SAKİNLEŞİN!

Doğayla başbaşa kalmanın vücudumuzda ve ruhumuzda yarattığı etkileri okuyunca şaşıracak, bundan sonra her fırsatı kendinizi şehrin dışına atmak ve doğa yolculuklarına çıkmak için değerlendireceksiniz.

Uzmanlar doğada zaman geçirmenin bize enerji verdiğini, hem fiziksel hem ruhsal açıdan rahatlattığını, kanımızın taze oksijen almasını ve hücrelerimizin yenilenmesini sağladığını söylüyor. Açık havada yürüyüş yapmanın kaslardaki gerginliği azalttığı, bedenin gücünü ve performansını artırdığı da biliniyor. Kısacası doğa hem bedenimizin hem ruhumuzun ilacı…

1) Doğada olmak ruha iyi geliyor:

Michigan Üniversitesi’nde 2008’deMarc Berman liderliğinde gerçekleştirilen araştırma, dikkat çekici sonuçlar ortaya koyuyor. Araştırma kapsamında bir grup öğrenciden belirli bir süre şehrin yoğun olduğu kalabalık caddelerde yürümesi istendi. İkinci grup ise aynı sürede şehir parkında vakit geçirdi. Yürüyüş sonunda her iki grup karşılaştırıldığında doğada yürüyenlerin daha iyi bir ruh halinde olduğu, “dikkat” ve “bellek” testlerinde daha iyi sonuçlar elde ettiği gözlemlendi. Aynı araştırmada sadece doğa fotoğrafına bakan üçüncü grup ile kalabalık caddede yürüyenler arasında bile ölçülebilir bir fark ortaya çıktığı görüldü.

2) Yeşile bakmak bile sakinleştiriyor:

Bu konudaki araştırmalara bir örnek daha verelim. Texas A&M Üniversitesi’nden Roger S. Ulrich, bir hastanede ameliyat olan hastaları iki ayrı grupta değerlendiriyor: Oda penceresi duvara bakanlar ile penceresi hastanenin yeşil alanına bakanlar. Yapılan karşılaştırmada doğa manzarasını izleyen hastaların daha az ağrı kesiciye ihtiyaç duydukları ve bu hastalarda oransal olarak daha az komplikasyon görüldüğü sonucuna ulaşılıyor.

3) Yaşamınızda doğaya daha fazla yer açın:

Bu araştırma sonuçları aslında hepimizin bildiği bir gerçeği kanıtlıyor: Doğa bize şifa veriyor. Camınızın önüne koyacağınız bir saksı çiçeği bile sizi gülümsetmeye yeterken, doğada yapacağınız yürüyüşün ruhunuza ve zihninize nasıl iyi geleceğini bir düşünün. Yapmanız gereken kafanızın içindeki olumsuz düşüncelerden, sizi strese sokan kaygılardan uzaklaşabilmek için biraz gayret göstermeniz. Bunun için de Kaliforniya-Stanford Üniversitesi’nden Shirley Archer’ın şu tavsiyelerine kulak verebilirsiniz: Yeşil alanda yürüyüşe hafif tempoyla başlayın, nefesinizi dinleyin, havayı derin bir şekilde soluyun. Dört adımda nefes alırken, izleyen dört adıma nefes verişinizi yayın. Aklınıza olumsuz düşünceler getirmeyin; tam aksine sizi mutlu edecek sözleri tekrarlayın. Bakmak ile görmek arasındaki o farkta gören tarafta siz olun. Rüzgârın saçınıza değdiğini fark edin. Ayaklarınızın çim üzerindeki baskısını hissedin, kokuları alın. Işık oyunlarını, renkleri seyredin. Sanki bir şey arıyormuş gibi çevrenizi gözlemleyin.”

4) Sporun da doğada yapılanı daha kıymetli:

Doğada yapacağınız sporun da büyük bir anlamı ve değeri var. Yamaç paraşütünden yüzmeye, raftingden bisiklet sürmeye çok sayıda alternatife sahipsiniz. Hayata bu sporları katmak eğlenceli ve zevklidir ama itiraf edelim başlangıç kolay değil. Oysa herkesin yapabileceği, doktorların önerdiği ve birçok rahatsızlığa karşı adeta reçete niteliğinde bir spor var: Yürüyüş! Dünya Sağlık Örgütü’ne göre hareketsiz yaşam, kronik hastalıkların ortak risk faktörlerinden biri. Hareketsiz yaşamın meme ve kolon kanserlerinin yüzde 21-25’inin, diyabetin yüzde 27’sinin ve iskemik kalp hastalığının (koroner arterlerin uzun süreli hastalığı) yüzde 30’unun ana nedeni olduğu tahmin ediliyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK YAZILAR